Renk Cümbüşünden Tek Renkli Bir Evrene
Çoğu
pozitif düşünce akımlarında, evrimin ve bilimsel eylemlerin başlangıcının
belirlenmesinde yazılı kaynakların katkıları aranır. Yazılı kaynaklar
Patolojinin başlangıcını eski Mısır uygarlığına götürmek-tedir. Bu kaynakların en önemlileri papirüs üzerine
yazılmış iki adet belgedir: Edwin Smith Papirüsü (İ.Ö.17.) ve Papyrus
Ebers (İ.Ö.1550ler).
Arkeologların bir bölümü ise, antik
kentlerde buldukları iskeletlerde izledikleri patolojileri değerlen-dirme
çabasına girmişler, fizik antropologlar ile işbirliğine gitmişlerdir; bu
çabalar “Paleopatoloji” bilim dalının doğmasına yol açmıştır.
Bodrum’un
karşısındaki Kos (İstanköy) adasında yaşamış olan Hippocrates’ın (İ.Ö.
460–370) tıp ve patoloji ile ilgili varsayımları günümüze dek etkili olmuştur.
İlk otopsi ya da diseksiyon
girişiminin Herophilos (İ.Ö.335–280) ve Erasistratos (İ.Ö.
304–250) tarafından İskenderiye’de (Mısır) yapıldığı belgelenmiştir. 300 yıl sonra Romalı Cornelius Celsus
“yangı (enflamasyon)” ile ilgili ilkeleri koymuş, Bergamalı Galen
“kanser” olgusunu tanımlamıştır. Hippocrates’ın etkisinde geçen yıllar
1270’e ulaştığında İtalya’da (Bologna Üniversitesi) anatomi ve patolojik
anatomi eğitimi amaçlı diseksiyonlara başlanmıştır. İlk patoloji kitabını
İtalyan hekim Antonio Benivieni (1443–1502) yazmıştır. Hastalıkları ilk
kez sınıflandıran Jean Fernel (1497–1558) aslında bir matematikçi ve
astronomdur.
Giovanni Batista Morgagni
(1682–1771) ile öğrencisi Antonio Valsalva’nın (1666–1723) anatomi ve
patolojiye önemli katkıları olmuştur. Patoloji 18. ve 19. yüzyılda Thomas
Addison (1793–1860), Thomas Hodgkin (1798–1866), Carl von
Rokitansky (1804–1878) ve Rokitansky’nin öğrencisi Rudolf Virchow
(1821–1902) ile doruğa ulaştı.
Bu
dönemde morfolojik bilimlerde devrim yapacak bir buluş gerçekleşmişti: mikroskop.
İsa’dan önceki yıllarda, içi suyla dolu bir borunun ucuna yerleştirdikleri
mercekle yazıları ve cisimleri büyütmeye çalışan Çinlilerden önce eski Mısır’da
suyun büyütme ve ışığı kırma niteliklerini bilen bilginler bunu işgalci
Romalılara öğretmişlerdi bile. Optik fiziğinin gelişmesi ile ilk mikroskopun
üretilmesi –çoğu bilim dalının evriminde olduğu gibi- yüzyıllarca süren
çabaların ürünleridir. Optik fizikteki ilk adımları eski Mısır, eski Yunan ve
eski Orta-Güney Amerika uygarlıklarının attıkları konusunda farklı görüşlerin
varlığına karşın ilk yazılı belgenin Euclid’e (İ.Ö.300ler) ait olduğu
bilinmektedir.
Mısır'da savaşan ataları
Romalıların İskenderiye’den topladıkları bilgileri değerlendiren Salvino
D'Armate 1284 yılında merceklerden yararlanarak ilk gözlükleri üretti.
Claudius Ptolemy ışığın kırılmasını, Basralı Ibn-el-Haitham
sferik ve parabolik aynaları, Salvino D'Armate ilk gözlük denemelerini, Johannes
Kepler görme fizyolojisini ve görme kusurlarının mercekler kullanarak
düzeltilmesinin ilkelerini, Galileo Galilei ilkel teleskopun
geliştirilmesi çabalarını sürdürürken ilk mikroskop taslağı Hollandalı gözlükçü
Zacharias Janssen ile ailesinden geldi (1590). Gözlük üretimi yapan Hollandalı Janssenler
–Çindeki çabalara benzer bir kurguyla- bir boru içine ve uçlarına mercekler
yerleştirerek mikroskop kavramının ilk adımını attılar. 1609’da Galileo
Galilei mikroskopta konkav ve konveks mercekler kullanarak büyük bir adım
attı ve 1612 yılında geliştirdiği birkaç mikroskop örneği Avrupalı optikçilerin
yoğun ilgisini çekti. 62 yıl boyunca süren çok sayıdaki deneme 1674’de -yine
bir Hollandalı- Leeuwenhoek tarafından kurgulanan gerçek mikroskop
düzeneği ile önemli bir gelişme gösterdi.
Üniversite eğitimi olmayan Antonie Philips van Leeuwenhoek
oluşturduğu boru-mercek düzeneği ile bakterileri bile görülebilecek kadar
büyütebilen sistemi geliştirip dünyaya duyurduğunda 42 yaşındaydı. Bu aşama Anatomi’nin, Histoloji’nin, Mikrobiyoloji’nin
ve Patoloji’nin dönüm noktası oldu.
Antonie Philips van Leeuwenhoek’un
ilk mikroskopu kullanmasından 200 yıl kadar sonra Çanakkale’nin Hisarlık
yöresindeki Truva, Agememnon’un askerlerinin bile yapmadığı kadar yıkılarak
Priamos hazinesi yağma edildi. Kimilerinin hayranlık duyduğu ve arkeolojinin
kurucusu olarak nitelendirdiği Heinrich Schliemann patlayıcı kullanarak
yıktığı surlarda bulduğu hazineyi önce Yunanistan’a oradan da Almanya’ya
kaçırdı. 1867 yılında Paris’teki bir sanat sergisine davet edilen zamanın Osmanlı
Sultanı Abdülaziz bu geziden dönüşünde Almanya’ya da uğramış, belki de
Berlin’de Heinrich Schliemann ve Dr. Rudolf Ludwig Carl Virchow ile
tanışarak Truva kazıları için söz vermişti. 1870 yılında Dr.Virchow ile
birlikte İstanbul’a gelerek yazılı kazı onayı alan Schliemann 1873 yılı Mayıs
ayında, gerçekte kendisinden 15 yıl önce Hisarlık surlarına ulaşmış olan
İngiliz arkeolog Frank Calvert’in anılarını okumuş ve çok iyi
kavramıştı. Yeni bulunmuş bir patlayıcı olan dinamitle geldiği surları
patlatarak çağının en büyük soygunlarından birini gerçekleştirdi.
Truva duvarlarının dinamitlendiği yıllarda antropolojiyle de ilgilenen,
siyaset alanında Bismarck ile kapışan bir hekim olarak gördüğümüz Virchow
“modern patolojinin kurucusu” olarak bilinir. 1846’da başladığı Patoloji
asistanlığı döneminde Prusya’daki salgın hastalıkların nedeninin yoksulluk
olduğunu görünce devrimcilerin yanında saf tutmuştur. Çoğu devrimci aydın gibi Berlin’den kaçan Virchow
Würzburg Üniversitesi’ndeki çalışmaları ile “hücre patolojisi” ve
“modern patoloji” kavramlarının temelini atmıştır. Araştırmalarını gören
ilgililerin onu yeniden Berlin’e çağırması üzerine 1856’da Berlin
Üniversitesi’nde kurulan Patoloji Enstitüsü’nün başına geçmiş, ölene dek
patoloji, antropoloji ve siyaset üçgeninin köşeleri arasında mekik dokumuştur.
Virchow, bir süre önce Theodore
Schwann (1810-1882)’ın başlattığı
“hücre” kavramı üzerine kurduğu “hücre patolojisi” kuramını tanımlarken
canlı organizmadaki tüm aksamaları -çağdaşı Karl Marx’ın etkisinde de
kalarak- “hücrelerarası olumsuz
etkileşimlerin sonucu” olarak nitelemiş; Omnis cellula e cellula (her
hücre başka bir hücreden kökenlidir) derken günümüzdeki “kök hücre” ile
“rejenerasyon” ve “tümör” patogenezinin temellerini atmıştı. Patoloji
deneyimlerini klinik gözlemlere, hayvanlar üzerinde yapılan deneylere,
özellikle de doku ve hücre düzeyindeki mikroskop incelemelerine borçlu olan,
yangı (enflamasyon) olgusunu ve tümör oluşumunu titizlikle araştıran Virchow “enfeksiyon” kuramına asla inanmamış, Pasteur’ün
“canlı etkenlerin insan organizması üzerindeki etkileri” konulu konferansının
bitiminde meslektaşını kutlamadan öfkeyle ayrılmıştı salondan.
Johannes Purkinje (1787-1869)’nin mikrotom işlevi gören araçları
kullanıma sunmasıyla birlikte hücreler, dokular ve organlar ile ilgili bilgiler
sel gibi akmaya başladı: göz sinirleri ve gözdeki Schlemm kanalı (Friedrich
Schlemm); kemiklerdeki Volkmann kanalları ve sempatik sinir sistemi (Alfred
Wilhelm Volkmann); sinir sistemi ve duyular, kadın genital sistemindeki
Müller kanalı, endokrin sistem (Johannes Peter Müller); kemiklerdeki
Sharpey lifleri ve epitel hücrelerinin siliaları (William Sharpey);
lenfatik sistem, kıllar, mucus, irin, epitel türleri, böbrekteki Henle kulpu (Friederich
G. J. Henle); hücre/doku ilişkisi, Schwann hücreleri (Theodore Schwann);
derideki Vater-Pacini cisimcikleri, Vibrio cholera (Filippo Pacini);
böbrekte glomerüllerin Bowman membranı, gözde korneanın Bowman membranı, burun
mukozasındaki Bowman bezleri (Sir William Bowman); timustaki Hassall
cisimcikleri, gözde Hassall-Henle cisimcikleri (Arthur Hill Hassall);
retinadaki nöroglial Müller lifleri, corpus ciliare (Heinrich Müller)
başlıca örnekler olarak verilebilir.
1887’de Prens Frederick’e yapılan larinks biyopsisinden mikrotom
kullanılarak hazırlanan kesitlerin mikroskopla incelenmesi Cerrahi patolojinin
ilk uygulamasıdır; kesitler Virchow tarafından incelenerek rapor edilmiştir.
İMMUNOHİSTOKİMYA
Mikroskop büyük aşamalar gösterirken 1825’de François-Vincent Raspail
ile başlayan histokimya Virchow’un 1856’da Berlin Üniversitesi Patoloji
Enstitüsü’nde çalışmaya başladığı yıllarda büyük ataklar yapmıştı. 20.yüzyıla
gelindiğinde konuyla ilgili çok sayıda yayın vardı. Mikroskop karşısına geçen
morfologlar çok renkli bir dünyada gezinirken her ay yeni bir yöntemle yeni
hücreler ve ürünleri tanımlanıyordu.
Deneysel araştırmalar, hücreleri ve dokuların ürettiği kimyasal maddeler
ile bunların birbirleri üzerindeki etkileri moleküler biyolojinin ve moleküler
patolojinin doğmasına yol açtı.
Temel Bilimler’in önemli bir dalı olan Moleküler Biyoloji geliştikçe
Moleküler Patoloji’nin de adımları hızlanıyordu. Tetiği ilk çeken Marrack oldu;
kan proteinlerinden tifüs ve kolera etkenlerine karşı oluşmuş antikorları elde
etti. Antikorları benzidin tetraedro ile işaretleyerek bağlandıkları
antijenleri kırmızı renge boyadı.
Bir Patolog ve İmmunolog olan Prof. Coons immunohistokimyanın üç temel bilgiyi
içerdiğini gördü: immunoloji, histoloji, kimya. Kimyadaki en basit ilke
immunohistokimyanın da temel ilkesiydi: antijen + antikor = antijen-antikor
kompleksi (immun kompleks). Bu süreci iyi kavrayan Coons benzer bir
mantıkla Pnömokoklara karşı oluşmuş antikorları floresan veren bir madde olan anthracene
isocyanate ile işaretleyerek bakterilerin özel mikroskopla görülebilmesini
sağladı. Bu ilke günümüzde de immunofloresan mikroskopinin temel ilkesiydi.
İmmunofloresans tekniğinin dondurulmuş taze
dokulardan elde edilen kesitlere uygulanabilmesi immunohistokimya
çalışmalarının en önemli engeliydi. Bu engeli aşmaya yönelik çabalar 1966
yılında dünyanın iki farklı yöresinden geldi; Avrameas ve Uriel ile Nakane ve
Pierce antijen-antikor komplekslerinin başka yöntemlerle de görülebileceğini
kanıtladılar. Çok geçmeden peroksidaze-antiperoksidaze (PAP)
tekniklerinin ilk filizleri belirdi; önce Nakane, bir yıl sonra da Mason ve
ark, Sternberger ve ark, Mason ve Sammons. Birkaç yıl sonra da “alkalin
fosfataze ve monoklonal anti-alkalin fosfataze (APAAP)” gibi gelişmiş
teknikler sunuldu.
Enzimlerden yararlanarak östrojen reseptörlerini belirleyebilen
Aasmundstad ve ark immunohistokimyada yeni kapılar açtılar.
İmmunohistokimya yöntemleri geliştikçe
istenilen yapıları uygun antikorlarla görebilmenin niteliği de artmaktaydı. Bu dönemde Avidin-Biotin uygulamalarının
sağanağı başladı.
Nitelik geliştirme çabaları arasında frozen kesitlerine dönme çabaları
ve fiksasyonlarla ilgili kuşkular öne çıktı, yeni teknikler önerildi. Ancak nitelik uzun süre yetersiz kaldı. Çok
nitelikli renk dağılımı saptanan kesitlerde pozitif ya da negatif boyanmaların
niceliklerini de bilmek gerekiyordu.
Araştırmacıların bir bölümü niceliksel ölçütlerin belirlenmesi ve
standardizasyonu, belirlenen ilkelere uygun bilgisayar desteğinin geliştirilmesi
ve görüntü analizi programlarının oluşturulması çabalarına giriştiler.
Standardizasyonu etkileyen bir başka etken “teknik personel” ile
ilgiliydi. Tekniker kusurlarını ortadan kaldırmaya yönelik uğraşlar (robotik
laboratuvar önerileri ve çalışmaları) immunohistokimya laboratuvar
tekniklerinin büyük bir gelişme gösterdiği 1980-1990 arasında yoğunlaştı. Günümüzde immunohistokimya laboratuvarlarının
yaygın olarak kullanıldığı robotik sistemleri üreten firmalar arasındaki
kıyasıya savaş ve rekabet giderek artmaktadır. İmmunohistokimyada ilk girişimler
infeksiyon hastalıklarının etkenlerini belirlemek amacına yönelikti. Çağdaş patolojide güncelleştirilmiş immunohistokimya yöntemleriyle çok sayıda araştırma ve
inceleme yapılabilmektedir:
(a) Canlı etkenlerin belirlenmesi:
H.pylori, T.pallidum, H.capsulatum, virüsler (HHV1, HHV2, CVM, HHV8), parazitler (T.gondii, P. jiroveci) ile kimi
mikobakteriler,
(b) Nöropatoloji: dejeneratif beyin
hastalıkları ile distrofik kas hastalıklarının tanısı ve izlenmesinde de önemli
katkılar sağlamaktadır.
(c) Sitolojik materyalin
incelenmesi: immunositokimya,
(d) Deneysel araştırmalar,
(e) Yangı (inflamasyon): yangı
hücreleri, medyatörler, vb,
(f) Reseptörler: östrojen,
androjen, vd,
(g) Hücre siklusu: apoptozis, vb,
(h) Tümörlerin tanısı ve izlenmesi.
Onkolojik
patolojideki uygulamaların çok önemli yararları vardır:
1- İndiferansiye tümörlerin tanısı kolaylaşır;
2- Tümörlerin sınıflandırılması kolaylaşır (örneğin lenfomalar gibi kimi
tümörler alt gruplara ayrıldığında daha özgün tedaviler uygulanabilmekte);
3- Klinikte primeri saptanamayan metastazların primeri belirlenebilir;
4- Tümör tedavisinde uygulanacak yöntem, tedaviye yanıt ve prognoz
izlenebilir;
5- Tümörlerin agresyon potansiyeli saptanır.
Patolojide
markerleri genellikle dokularda ararız. Klinikte ise kan, idrar, dışkı, viseral
boşluklardaki sıvılarda belirlemeye çalışılır. Serolojik yöntemlerle saptanan
markerler, tümör tanısı için yapılan biyopsilerden alınan doku örneklerindeki
markerlerin yerini dolduramaz. Histopatolojik olarak tümör/kanser tanısı
konulmamış olgulardaki kan, idrar, dışkı, vb markerler ancak bir uyarı olarak
algılanır. Serolojik yöntemlerle incelenen markerler biyopsi ile tanısı
konulmuş bir kanser olgusunda, uygulanan tedavi yönteminin başarısını ve
prognozu izlemekte yardımcı olabilmektedir.
Prens Frederick’e yapılan larinks
biyopsisi ile başlayan cerrahi patolojinin ilk uygulamasından bugüne dek
özellikle tümör immunohistokimyasına özel bir önem verilmiştir. Meme kanseri,
akciğer kanseri, prostat kanseri, lenfomalar, beyin tümörleri gibi olgular ile
ilgili araştırmalarla ilgili sunumlar bilimsel dergilerin ve toplantıların ana
konuları olma önceliğini sürdürmektedir.
ORAL MUKOZANIN PREKANSERÖZ LEZYONLARINDA ve SKUAMÖZ HÜCRELİ KARSİNOMLARINDA UYGULANAN MARKERLER
Moleküler patoloji ve diagnostik
genetik çalışmalarında kullanılan çeşitli tekniklere her geçen gün bir yenisi
eklenirken oral patoloji uygulamalarında 4 temel amaç izlenir;
(a)
Prekanseröz mukoza lezyonlarında invazif nitelik kazanma eğiliminin önceden
belirlenebilmesi,
(b) İndiferansiye tümörlerde
ayırıcı tanı yapabilmek,
(c) Cerrahi yöntemlerle çıkarılmış
prekanseröz ve kanseröz lezyonların prognozuyla ilgili ipuçları elde etmek,
(d) Çene kemiklerine metastaz
yapmış tümörlerin primerini belirlemek.
Örneğin, her an patlamaya hazır bir
bomba gibi görülen in situ karsinomlardaki (CIS) ve ileri düzey epitel
displazilerindeki olası davranış değişikliğini belirlemek amacıyla çok sayıda
immunohistokimya paneli uygulanır. Ayrıca rezeksiyon sınırlarında pozitif
boyanma saptanan olgularda bir süre sonra residiv meydana geleceği öngörülür.
Baş-Boyun Patolojisi Çalışma Kümesi’nde tümörlere uygulanan panellerin içeriğinde kullanılan antikorların bir bölümü ağız mukozası lezyonları için de kullanılmaktadır.
1. Genomik markerler
DNA'daki, kromozomlardaki,
onkogenlerdeki ve tümör süpressör genlerindeki değişikliklerin saptanmasında
kullanılırlar.
1.1. DNA aneuploidy: Bir hücredeki
DNA içeriğinin değişmesi, o hücrenin genetik davranışlarının değişmesi anlamına
gelir. Normal hücreler -DNA içeriği de normal olduğu için- genetik açıdan
duragan (stabil) hücrelerdir. Buna karşın kanser hücreleri -DNA içeriğinin
değişmesi nedeniyle- genetik açıdan değişken (labil) bir nitelik kazanır.
Ağız mukozasının skuamöz hücreli
karsinomlarında "flow cytometry" ve "image
cytometry" yöntemleriyle DNA içeriği belirlenerek hastalığın prognozu
ile ilgili verilere ulaşılır. Örneğin, DNA içeriği normal olan lezyonlarda
kanserleşme riskinin az, aberan DNA içeriği bulunanlarda ise yüksek olduğu
belirlenmiştir. Bu yöntem, invazif karsinoma değişme eğilimi gösteren
prekanseröz lezyonların prognozunu önceden kestirebilmekte yararlı olmaktadır.
Klinik uygulamada insizyon
biyopsisi yapmadan, fırça (brush) ya da yüzey kazıması yöntemleriyle alınan
örneklerdeki başarı oranının %97’nin üzerinde bulunması önemli bir kazanımdır.
1.2. Heterozigositenin yitirilmesi:
bir kromozom çiftindeki genomik materyallerden birinin yitirilmesidir.
Kromozomlardaki heterozigositenin yitirilmesi tümör süppressör genlerinde
olumsuzluklara ve inaktivasyona neden olmaktadır. İnsan organizmasındaki
kanserlerin çoğu tümör süpressör genlerindeki bozuklukların sonucudur.
Kromozomların 3p, 4q, 8p, 9p, 13q ve 18 q kollarının yitirilmesi oral
prekanseröz ve kanseröz lezyonların oluşmasına yol açabilmektedir. Prekanseröz
lezyonlarda heterozigosite yitirilmesi kanserleşme eğiliminin erken belirtisi
olarak kabul edilir; 3p ve 9p kollarının yitirilmesi, kromozomların öteki
kollarından herhangi birinin yitirilmesine oranla yaklaşık 4 katı daha fazla
etkindir. 3p, 4q ve 9p kollarına ek olarak başka bir lokusun da yitirilmesi
kanserleşme olasılığını 33 kat arttırmaktadır. 3p, 4q ve 9p kollarının
yitirilmesi özellikle ağız tabanı, dil kenarları ve yumuşak damak
karsinomlarında sık rastlanan bulgulardandır. 4q kolunun yitirildiği olgularda
tümörün daha progressif geliştiği gözlenir.
1.3. p53 (P53): hücrelerin
proliferasyonunu denetleyen, otonomi eğilimi gösteren hücrelerin ortadan
kaldırılmasını ve böylece tümör oluşumunu engelleyen bir TP53 ailesine özgü bir
gendir (tümör geni). Bu genin kodladığı protein (p53 proteini) öncelikle
hücrelerin genetik yapısını etkileyebilecek zararları önler ve hücredeki
genetik yapı bozukluklarını düzeltme çabası gösterir. Yapı bozukluklarını
düzeltme çabası yetersiz kalırsa genetik yapısı bozulan hücrenin ortadan
kaldırılmasına çabalar. p53 proteini niceliği normal hücrelerde ve displastik
epitel hücrelerinde immunohistokimya yöntemleriyle gösterilemeyecek kadar
azdır. p53 artışı (mutasyon) prekanseröz lezyonlardaki kanserleşme eğiliminin
erken bulgularındandır.
Mutasyona uğrayan p53 proteini
tümör hücrelerini etkileyebilme gücünü yitirir. Kanserli dokularda mutasyonlu
p53 yığılması immunohistokimya yöntemleri ile kolayca gösterilebilen ve ayırıcı
tanı yöntemi olarak kullanılan değişikliklerden biridir.
Eritroplakilerde ve skuamöz hücreli
karsinomların erken evresinde mukozanın parabazal hücrelerinde p53 yığılması
saptanır.
Dokularda mutasyona uğramış p53
proteininin gösterilmesi önemli bir histopatolojik bulgu olsa da tek başına
değerlendirilmemeli, ayırıcı tanıda yararlı başka yöntemlerle birlikte
uygulanmalıdır.
Ağız mukozasının skuamöz hücreli
karsinomlarında p53'ün Ki-67 ile birlikte pozitif olması tümörün progresyonu, histolojik
grade'i ve metastaz eğilimi ile uyumludur.
Yaşlılarda ağız mukozası p53
düzeyleri artar.
1.4. p63: p53 gibi TP53 ailesinin
bir başka üyesi olan p63 proteini ile ilgili araştırmaların sonuçları da
prekanseröz lezyonların kanserleşme eğilimi konusunda bilgi verebilir. Normal
epitelin bazal hücrelerinde saptanan p63, displastik değişiklikler gösteren
olgularda parabazal ve spinal hücrelerde de bulunur. Ağır displazilerde
displazinin olduğu her kesimde, CIS olgularında ise tüm katmanlarda pozitif boyanma
izlenir, özgün bir anlamı yoktur.
2.Diferansiyasyon markerleri (ABO)
Prekanseröz ve kanseröz
hücrelerdeki diferansiyasyon düzeyinin belirlenmesinde kullanılan yüzey
antijenleri ve keratin belirteçleridir.
2.1. Yüzey antijen markerleri:
hücre yüzeylerine bulunan, kan grupları ile doku gruplarını belirleyen
antijenlerdir (doku-kan grupları antijenleri, ABO antijenleri, Lewis ve T/Tn
sistemleri). Bu tür antijenler ağız mukozasındaki çok katlı yassı epitel
hücrelerinin yüzeylerinde de bulunurlar. Kanserleşme eğilimi gösteren epitel
hücrelerinde diferansiyasyon yetersiz olduğu için yüzey antijenlerinin sentezi
de bozulur. Sentezi bozulan yüzey antijenleri ya tümüyle kaybolur ya da
bulunmamaları gereken hücrelerin yüzeylerine saptanırlar. İmmunohistokimya
teknikleri prekanseröz ve kanseröz lezyonların çok erken dönemlerinde saptanan
yüzey antijeni bozukluklarının belirlenmesinde kullanılır. Örneğin, prekanseröz
bir lezyonun hücrelerindeki doku-kan grubu A antijeninin yokluğu,
kanserleşmenin çok önemli bir habercisidir. Kanser hücrelerindeki doku-kan
grubu A ve B antijenlerinin yokluğu ise, tümördeki güçlü invazyon yeteneğinin
ve kötü prognozun göstergesidir.
2.2. Keratin markerleri
(sitokeratinler): displastik lezyonlardaki diferansiyasyon bozukluklarını
gösteren belirteçlerden biridir. Monoklonal ve poliklonal keratin
antikorlarının kullanıldığı boyama teknikleri skuamöz hücreli karsinomların
belirlenmesinde önemli bir yer tutar. Özellikle monoklonal antikorlarla boyanan
skuamöz hücreli karsinomlarda keratin proteinlerinin dağılımındaki düzensizlik
patognomonik bir bulgudur.
Keratin skuamöz (çok katlı yassı)
epitel hücrelerinin hücre iskeletini oluşturan proteinlerdendir (cytokeratin).
Bilinen 20 adet keratin vardır (CK1-CK20). Malign değişmelerle birlikte hücre
iskeletinde bulunan keratin proteinlerinin tipinde ve dağılımında değişiklikler
saptanır. Normal koşullarda bazal tabaka hücrelerinde bulunan CK5/CK14 ikilisi
displastik değişiklikler gösteren epitelde parabazal ve spinal hücrelerde saptanır.
Spinal hücrelerde ve keratinleşme alanlarında bulunan CK4/CK13 ile CK1/CK10
ikilileri ileri displazilerde tümüyle kaybolurlar. CK8/CK18 ikilisi displastik
değişikliklerin bulunduğu alanlarda pozitif sonuç verebilir. CK19 normal
epitelin bazal tabaka hücrelerinde görülürken orta-ileri derecede displazilerde
ve CIS'da bazal tabakanın yanı sıra suprabazal hücrelerde de pozitif sonuç
verir. Hücre pleomorfizmi arttıkça tümör hücrelerindeki CK19 niceliğinin de
arttığı görülür. İlginç olan, CK19' un gingivitisli bölgelerdeki dişeti
epitelinde diffuz bir dağılım göstermesidir.
Bir başka bulgu CK4, CK13, CK1 ve
CK10 gibi diferansiyasyon belirteçlerinden yararlanarak grading
yapılabileceğidir. Ağır epitel displazilerinde ve az diferansiye tümör
hücrelerindeki yoğun boyanmalar, hücrelerdeki diferansiyasyon ve matürasyon
bozulmasının göstergesidir.
3. Proliferasyon markerleri (Kİ67)
Epitel hücrelerindeki çoğalma
hızının saptanmasında kullanılan belirteçler-dir. Hücre siklusunu kontrol eden
siklinler (cyclin) ile kinase enzimleri (CDK) hücrelerin gereğinden
fazla çoğalmalarını engeller. Genetik yapısı bozulan hücrelerin proliferasyonu
kontrol edilemez. p53 proteini ile ilgili olan p21 sikline bağlı kinaze
inhibitörlerinden biridir; p21 düzeyi arttıkça tümörün büyümesi hızlanır,
agresyonu artar, prognoz kötüleşir. Histokimyasal yöntemlerle incelenen
prekanseröz lezyonlardaki Cyclin (cyclin D-1) ve CDK düzeylerindeki
azalma kanserleşme eğiliminin göstergelerinden biridir.
Ki-67 gibi bir progresyon
belirteciyle birlikte uygulanarak yapılan değerlendirmelerin sonuçları lezyonun
prognozuyla ilgili mikroskopik yorumların daha kolay yapılabilmesini sağlar.
4. Progresyon markerleri
Genellikle tümörlerde bulunan ve
bir tümörün progresyonuyla ilgili ipuçları veren maddelerdir.
Survivin birçok tümörde bulunan bir
apoptozis inhibitörüdür. Ağız mukozası-nın prekanseröz lezyonlarında survivin
saptanması invazif karsinoma dönüşme eğiliminin erken belirtisidir. İnvazif
karsinomların tümünde survivin pozitiftir.
Ağız
kanserlerinin progresyonunda hücre proliferasyonundaki artış kadar apoptozis
düzeninin bozulması da etkilidir; apoptozis süpresyonunu (bcl-2) ve
diferansiyasyonu (pozitif Ki-67) belirlemede yardımcı olan teknikleri
değerlendirmek progresyonu belirleme çabalarına yardımcı yöntemlerdir.
Tumor growth factor (TGF), tümör
progresyon belirteçlerine bir başka örnektir, Skuamöz hücreli karsinom niteliği
kazanmış olgularda, özellikle periferik kesimlerindeki güçlü TGF-alpha
varlığı tümörün agresyonu ile ilgili ipuçları verebilir.
CD44v9
niceliğindeki azalma skuamöz hücreli karsinomların lenfatik yolla metastaz
yapma eğilimini belirlemede kullanılan bir belirteçtir.
MUC1 tümörlerde bulunan, müsine
benzer özellikler taşıyan glikoproteindir. Ağız mukozası lezyonlarında MUC1 bulunması
prekanseröz ve kanseröz lezyonların varlığını gösterir. Skuamöz hücreli
karsinomlarındaki hücre membranına özgü MUC1 niceliği arttıkça, tümörün
invazyon ve metastaz gücünün de arttığı belirlenmiştir.
İncelenen
kesitlerde CXCL13 (chemokine ligand-13) saptanması kemik invazyonu ve
osteolizis belirteci olarak anlamlıdır.
Hücre
proliferasyonlarında, diferansiyasyonunda ve apoptozis sürecinde önemli
işlevleri olan mikroRNA’lar (miRNA) son yıllarda kimi kanserlerin prognoz ve
agresyon belirteci olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Oral skuamöz hücreli
kanserlerde miR-21 öne çıkar, miR-205 ise skuamöz hücreli malign olgularda
olduğu kadar benign olgularda da pozitiftir.
5. Adhezyon markerleri
Moesin, aktin filamentlerini hücre
yüzeyine bağlayarak hücrelerin birbirine yapışmalarını sağlayan bir yüzey
komponentidir. Normal ağız mukozasında ve deride sağlıklı bazal ve spinal
hücrelerin yüzeyini kuşatır. Displastik değişiklikler gösteren epitel
hücrelerinin yüzeylerindeki moesin niceliği stratum corneum katmanına
yaklaştıkça azalır. Skuamöz hücreli karsinom hücrelerindeki moesin yerleşimi
intrasitoplazmik nitelik gösterir, hücre yüzeylerinde yoktur. Bu nitelik tümör
hücreleri arasındaki bağlantı yetersizliğinin en önemli nedenlerinden biridir.
6. Angiogenezis markerleri
Angiogenezis kapiller damarların
yerel proliferasyona bağlı damarlanma artışı olgusudur. Kanserlerin büyük bir
bölümünde angiogenezisi uyaran
G-CSFR
(granulocyte-stimulating factor receptor), VEGF (vascular endothelium growth
factor) ve PD-ECGF (platelet-derived endothelial cell growth factor) gibi
çeşitli faktörlerin üretildiği saptanır.
Etkin faktörlerin gücü oranında tümör çevresindeki damarlanma artar. Başlangıçta periferik alanlarda beliren damar
artışı tümör büyüdükçe kitlenin içlerine dek ilerler. Yeni oluşan kapillerlerin
kimi segmentlerinde lümenleri tümör hücrelerinin döşediği saptanır.
Epitelyal displazilerde ve skuamöz
hücreli karsinomlarda özellikle G-CSFR'nin varlığı saptanır. G-CSFR'nin
yoğunlaştığı bölgelerde, endotel hücrelerine özgü bir glikoprotein olan CD34
ile prolifere olan hücrelerdeki çekirdek antijeninin (PCNA) varlığı güçlü
angiogenezisin belirteci olarak kabul edilmektedir.
Endotel yüzey adhezyon molekülleri
(CD31, CD13/APN) ve hücre yüzey proteinleri (integrin) ile yapılan
araştırmalarda displastik değişiklik gösteren hücrelerin progresyonu ile ilgili
önemli ipuçları belirlenmiştir.
Tümör angiogenezisinde mast
hücrelerinin de önemli etkisi bulunur; intratümöral mast hücresi yoğunluğu
angiogenezisin ve invazif karsinoma dönüşme eğiliminin önemli bir bulgusu
olarak kabul edilmektedir. Tümörü kuşatan alanlardaki mast hücresi yoğunluğu
ise bağ dokusu yıkımının ve invazyon gücündeki artışın göstergesidir.
IL-8 akut yangılarda nötrofil
kemotaksisine ve endotel proliferasyonuna neden olan bir sitokindir. Skuamöz
hücreli karsinomlarda (özellikle en agressif kesimlerinde) tümör hücrelerinin
ürettiği güçlü IL-8 varlığı saptanır. Tümör hücrelerinden kökenli IL-8 vasküler
proliferasyonu hızlandıran bir başka faktördür. İnfiltrasyon alanlarındaki
fibrin niceliği arttıkça tümör hücrelerinin daha fazla IL-8 ürettiği
saptanmıştır.
Lenf damarlarının proliferasyonu
(lenfangiogenezis) tümör hücrelerinin lenfojen yayılmasını kolaylaştırması
nedeniyle kan damarlarının proliferasyonu kadar önemlidir. Tümörde ve
lenfatiklerin endotel hücrelerinde saptanan VEGF-C (vascular endothelium growth
factor) lenfangiogenezisi uyaran önemli bir faktördür. Lenf damarlarının
proliferasyonu tümörün periferik kesimlerinde daha belirgindir.
ODONTOGEN KİSTLER ve TÜMÖRLERDE UYGULANAN MARKERLER
Odontogen kistlerin ve odontogen tümörlerin immunohistokimyasal açıdan incelenmelerinde kullanılan tekniklerin ve panellerin çok büyük bir bölümü oral mukoza tümörlerinin incelenmesi için uygulananlardan önemli farklılıklar göstermez.
CD 31, CD34, CD105, VEGF, INOS, Ki67 gibi çeşitli angiogenezis ve proliferasyon faktörlerinin yanı sıra Enamelizin ve benzeri matriks metalloproteinazeler ile Laminin ve Enamelin olarak nitelendirilen organik matriks proteinlerinin odontogen kistlerde ve tümörlerde büyüme eğilimi ve agresyon belirteci olarak izlenebileceği görülmektedir.
Bu bölümde aktardığımız bilgilerin yetersizliği odontogen kistlerin ve odontogen tümörlerin immunohistokimyasal ve moleküler nitelikleri ile ilgili doldurulması gereken çok büyük boşluklar olduğunun kanıtıdır. Tümörler konusuna önemli kaynaklardan biri olan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) “International Agency for Research on Cancer” çalışma grubunun 2005 yılı yayınında bile odontogen tümörler ile ilgili immunohistokimya ve moleküler patoloji verilerinin yetersizliği dikkati çekmektedir.
…ve
SONUÇ
Bu bir devrimdi; konvansiyonel boyama yöntemlerindeki renkli dünyanın
yansımalarını ortadan kaldıran ve “kahverenginin egemenliği” ile sonlanan bir
devrim. Bu devrimi Türkiye’ye getirenler ve ilk çalışmaları yapanlarla ilgili
yazılı bilgilere ulaşamadık. Ancak, bu devrimin başlangıcı olan “immunofloresans
mikroskopi” tekniğinin İstanbul’daki ilk uygulamalarının 1970li yılların
sonlarına doğru İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Kürsüsü’nden Prof.Dr.
Türkan Saylan’ın ve Dişhekimliği Fakültesi Patoloji Kürsüsü'nden Prof.Dr. Melih
Tahsinoğlu’nun WHO desteği ile kurdukları laboratuvarda başladığını biliyoruz.
Bu laboratuvarda Lepra hastalarıyla ilgili araştırmaların yanı sıra İ.Ü.
İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji (Prof.Dr. N.Koçak), Nöroloji (Prof.Dr.
C.Özdemir), Romatoloji (Doç.Dr. M.Koniçe) hastalarından alınan biyopsilerin
incelenmesi yapılıyordu.
İmmunohistokimya alanında 1980’de başlayan yayın patlaması 21.yüzyılın
ilk 5 yılında 95.000 çalışmanın yayınlanmasıyla tepe noktasına ulaştı.
İzlenmesi olanaksız yeni yeni dergilerde yüzlerce yeni marker, yöntem
modifikasyonları, robotlarla uygulanan yeni teknikler öneren binlerce yayın.
Yaşamının önemli bir bölümünü mikroskop karşısında geçirenlerin saatlerce
inceledikleri hücreler ve oluşturdukları kümelerden tanıya gitmekte çektikleri
zorlukların büyük bölümünü gideren bir teknoloji.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde
gelmesi beklenen bilgisayar destekli mikroskopi teknikleri gerçekleştiğinde,
örneğin, pozitif boyanan hücre oranını belirleyerek bir tümördeki proliferasyon
hızını, metastaz gücünü ve prognoz olasılıklarını saptayacak, belki de tedavi
protokolü bile önerilebilecek sistemlerle çalışılacaktır. Bu aşamada klinik
patolojinin yönünü klinik onkopatolojiye çevirmesi kaçınılmaz olacaktır.
İmmunohistokimya laboratuvarı robot
teknolojisini ayaklarımıza getiren üretici firmaların birbirleriyle olan
kıyasıya savaşı ”robot mikroskop teknolojisini” ile sürecek gibi görünmektedir.
Bilgilendirme: Sunulan monografinin amacı "mikroskop ve mikroskopi teknikleri"nin tarihçesi konusunda bilgi vermektir. Yararlanılan kaynakların büyük bölümü bulunabilmiştir. Bulunamayan kaynaklar ise, tarihçeyi bozmamak ve sizlerin bulabileceğini umarak verilmektedir.
KAYNAKLAR
·
1. Long E. A history of pathology. Dover Publications,
NewYork, 1965
·
2. van den Tweel JG, Taylor CR. A brief history of
pathology. Virchows Arch, 457:3–10, 2010
·
3. Buikstra J, Roberts C. The Global History of
Paleopathology: Pioneers and Prospects. Oxford University Press, Oxford, New
York, 2012
·
4. Enoch J. First known lenses originating in Egypt about
4600 years ago! Hindsight, 31:9-17, 2000
·
5. Darrigol O. A History of Optics. Oxford Press,
Oxford-New York, 2012
·
6. Calvo ML, Enoch JM. Introduction to the history of
lenses and visual corrections; A reference to Spain and the Spanish colonies in
the New World (XV-XVI C.). Revista Cubana de Fisica, 22: 3-12, 2005
·
7. Wade NJ. A Natural History of Vision, MIT Press,
Cambridge, MA, 1998
·
8. Harl KW. Great Ancient Civilizations of Asia Minor.
The Great Courses No.363, Tulane University, Chantilly, VA, 2009
·
9. Karal EZ. Osmanlı Tarihi, VII.cilt. Türk Tarih Kurumu,
Ankara, 2011
·
10. Allen SH. Finding the Walls of Troy. University of
California Press, Berkeley-Los Angeles-London, 1999
·
11. Fechner RE. A Brief History of Head and Neck
Pathology. Mod Pathol, 15: 221–228, 2002
·
12. Bancroft JD, Gamble M. Theory and Practice of
Histological Techniques. 6th ed. Philadelphia: Churchill Livingstone, 2008
·
13. Marrack J. Nature of antibodies. Nature, 133: 292-293,
1934
·
14. Coons AH, Creech HJ, Jones RN. Immunological
properties of an antibody containing a fluorescence group. Proc Soc Exp Biol
Med, 47: 200-202, 1941
·
15. Coons AH, Kalpan MH. Localization antigens in tissue
cells. Improvements in a method for the detection of antigen by means of
fluorescent antibody. J Exp Med, 91: 1-13, 1950
·
16. Coons AH. Histochemistry with labeled antibody. Int
Rev Cytol, 5: 1-23, 1956
·
17. Avrameas S, Uriel J. Method of antigen and antibody
labelling with enzymes and its immunodiffusion application. C R Acad Sci Hebd
Seances Acad Sci D, 262: 2543-2545, 1966
·
18. Nakane PK, Pierce GB. Enzyme labeled antibodies:
Preparation and application for the localization of antigens. J Histochem
Cytochem, 14: 929-931,1966
·
19. Nakane PK. Simultaneous localization of multiple
tissue antigens using the peroxidase-labeled antibody method: a study on
pituitary glands of the rat. J Histochem Cytochem, 16: 557-560, 1968
·
20. Mason TE, Phifer RF, Spicer SS. An
immunoglobulin-enzyme bridge method for localizing tissue antigens. J Histochem
Cytochem, 17: 563-569, 1969
·
21. Sternberger LA, Hardy PH Jr, Cuculis JJ, Meyer HG.
The unlabeled antibody-enzyme method of immunohistochemistry. Preparation and
properties of soluble antigen-antibody complex (horseradish
peroxidase-antihorse-radish peroxidase) and its use in identification of
spirochetes. J Histochem Cytochem, 18: 315-333, 1970
·
22. Mason DY, Sammons R. Alkaline phosphatase and
peroxidase for double immunoenzymatic labeling of cellular constituents. J Clin
Pathol, 31: 454-460, 1978
·
23. Mason DY, Sammons R. Rapid preparation of peroxidase:
anti-peroxidase complexes for immunocytochemical use. J Immunol Methods, 20:
317-324, 1978
·
24. Cordell JL, Falini B, Erber WN, et al.
Immunoenzymatic labeling of monoclonal antibodies using immune complexes of
alkaline phosphatase and monoclonal anti-alkaline phosphatase (APAAP
complexes). J Histochem Cytochem. 32: 219-229, 1984
·
25. Aasmundstad TA, Haugen OA, Johannesen E, et al.
Oestrogen receptor analysis: correlation between enzyme immunoassay and
immunohistochemical methods. J Clin Pathol, 45: 125-129, 1992
·
26. Hsu SM, Raine L, Fanger H. Use of avidin-biotin
peroxidase complex (ABC) in immunoperoxidase techniques: a comparison between
ABC and unlabeled antibody (PAP) procedures. J Histochem Cytochem, 29: 577-580,
1981
·
27. Hsu SM, Raine L, Fanger H. A comparative study of the
peroxidase-antiperoxidase method and an avidin-biotin complex method for
studying polypeptide hormones with radioimmunoassay antibodies. Am J Clin
Pathol, 75: 734-738, 1981
·
28. Hsu SM, Raine L, Fanger H. The use of antiavidin
antibody and avidinbiotin-peroxidase complex in immunoperoxidase technics. Am J
Clin Pathol, 75: 816–821, 1981
·
29. Hsu SM, Raine L, Fanger H. Use of avidin-biotin
peroxidase complex (ABC) in immunoperoxidase techniques: a comparison between
ABC and unlabeled antibody (PAP) procedures. J Histochem Cytochem, 29: 577-580,
1981
·
30. Hsu SM, Raine L. Protein A, avidin, and biotin in
immunohistochemistry. J Histochem Cytochem, 29: 1349-353, 1981
·
31. Hsu SM, Raine L. Protein A, avidin, and biotin in
immunohistochemistry. J Histochem Cytochem, 29: 1349-1353, 1981
·
32. Giorno R. A comparison of two immunoperoxidase
staining methods based on the avidin-biotin interaction. Diagn Immunol 1984; 2:
161-166.
·
33. Nadji M. Immunoperoxidase techniques: I. Facts and
artifacts. Am J Dermatopathol, 8: 32-36, 1986
·
34. Bobrow MN, Harris TD, Shaughnessy KJ, Litt GJ.
Catalyzed reporter deposition, a novel method of signal amplification.
Application to immunoassays. J Immunol Methods, 125: 279-285, 1989
·
35. Adams JC. Biotin amplification of biotin and
horseradish peroxidase signals in histochemical stains. J Histochem Cytochem,
40: 1457-1463, 1992
·
36. Wiltshire S, O’Malley S, Lambert J, et al. Detection of
multiple allergen-specific IgE on microarrays by immunoassay with rolling
circle amplification. Clin Chem, 46: 1990-1993, 2000
·
37. Wiltshire S, O’Malley S, Lambert J, et al. Detection
of multiple allergen-specific IgE on microarrays by immunoassay with rolling
circle amplification. Clin Chem, 46: 1990-1993, 2000
·
38. Gusev Y, Sparkowski J, Raghunathan J, et al. Rolling
circle amplification. A new approach to increase sensitivity for
immunohistochemistry and flow cytometry. Am J Pathol, 159: 63-75, 2001
·
39. Chilosi M, Lestani M, Pedron S, Met al. A rapid
immunostaining method for frozen sections. Biotech Histochem, 69: 235-239, 1994
·
40. Werner M, Chott A, Fabiano A, Battifora H. Effect of
formalin tissue fixation and processing on immunohistochemistry. Am J Surg
Pathol, 24: 1016-1019, 2000
·
41. Alves VA, Wakamatsu A, Kanamura CT, et al. The
importance of fixation in immunohistochemistry: distribution of vimentin and
cytokeratins in samples fixed in alcohol and formol. Rev Hosp Clin Fac Med Sao
Paulo, 47: 19-24, 1992
·
42. Cattoretti G, Becker MH, Key G, et al. Monoclonal
antibodies against recombinant parts of the Ki-67 antigen (MIB 1 and MIB 3)
detect proliferating cells in microwave-processed formalin-fixed paraffin
sections. J Pathol, 168: 357-363, 1992
·
43. Taylor CR. An exaltation of experts: concerted
efforts in the standardization of immunohistochemistry. Hum Pathol, 25: 2-11,
1994
·
44. Swanson PE. HIERanarchy: the state of the art in
immunohistochemistry. Am J Clin Pathol, 107: 139-140, 1997
·
45. Taylor CR. The total test approach to standardization
of immunohisto-chemistry Arch Pathol Lab Med, 124: 945-951, 2000
·
46. Teruya-Feldstein J. The immunohistochemistry
laboratory: looking at molecules and preparing for tomorrow. Arch Pathol Lab
Med, 134: 1659-1665, 2010
·
47. True LD. Quantitative immunohistochemistry: a new
tool for surgical pathology? Am J Clin Pathol, 90: 324-325, 1988
·
48. Becker RL., Jr Standardization and quality control of
quantitative microscopy in pathology. J Cell Biochem, 17G (Supp l): 199-204,
1993
·
49. Kubbutat MH, Key G, Duchrow M, et al. Epitope
analysis of antibodies recognising the cell proliferation associated nuclear
antigen previously defined by the antibody Ki-67 (Ki-67 protein). J Clin
Pathol, 47: 524-528, 1994
·
50. Ma W, Lozanoff S. A full color system for
quantitative assessment of histochemical and immunohistochemical staining
patterns. Biotech Histochem,74: 1-9, 1999
·
51. Cross SS. Observer accuracy in estimating proportions
in images: implications for the semiquantitative assessment of staining
reactions and a proposal for a new system. J Clin Pathol, 54: 385-390, 2001
·
52. Seidal T, Balaton AJ, Battifora H. Interpretation and
quantification of immunostains. Am J Surg Pathol, 25: 1204-1207, 2001
·
53. Brey EM, Lalani Z, Johnston C, et al. Automated
selection of DAB-labeled tissue for immunohistochemical quantification. J
Histochem Cytochem, 51: 575-584 2003
·
54. Taylor CR, Levenson RM. Quantification of
immunohistochemistry—issues concerning methods, utility and semiquantitative
assessment II. Histopathology, 49:
411-424, 2006
·
55. Torlakovic E, Torlakovic G, Nguyen PL, et al. The
value of anti-pax-5 immunostaining in routinely fixed and paraffin-embedded
sections: a novel pan pre-B and B-cell marker. Am J Surg Pathol, 26: 1343-1350,
2002
·
56. Shi SR, Liu C, Taylor CR. Standardization of
immunohistochemistry for formalin-fixed, paraffin-embedded tissue sections
based on the antigen retrieval technique: from experiments to hypothesis. J
Histochem Cytochem, 39: 741-748, 2006
·
57. Yaziji H, Barry T. Diagnostic immunohistochemistry:
what can go wrong? Adv Anat Pathol, 13: 238-46, 2006
·
58. Brigati DJ, Budgeon HT, Under ER. Immunocytochemistry
is automated: development of a robotic workstation based upon the capillary
action principle. J Histotechnol, 11: 165-183, 1988
·
59. Sabattini E, Bisgaard K, Ascani S, et al. The
EnVision™ system: a new immuno-histochemical method for diagnostics and
research. Critical comparison with the APAA P, ChemMateTM, CSA, LABC, and SABC
techniques. J Clin Pathol, 51: 506-511, 1988
·
60. Dabbs DJ. Diagnostic Immunohistochemistry:
Theranostic and Genomic Applications. 3rd ed. New York: Saunders, 2010
·
61. Kumar GL, Rudbeck L. Education
Guide-Immunohistochemical (IHC) Staininig Methods, 5th ed. DAKO N America,
Carpinteria CA, 2009
·
62. Richard J Cole, Clive R. Taylor. Immunohistochemistry
and related marking techniques Chapter no.8. In, Ivan Damjanov James
Linder(ed). Anderson’s Pathology Volume I, 10th edition. pp 136-175, Elsevier,
St. Louis Mosby, 2009
·
63. Suvarna K, Layton C, Bancroft J. Bancroft's Theory
and Practice of Histological Techniques, 7th Edition, Elsevier, 2013
·
64. Peter Jackson and David Blythe. Immunohistochemical
techniques Chapter no 21. In, John D Bancroft, Marilyn Gamble (ed). Theory and
practice of Histological techniques, 6th edition. pp 433-472, Churchill Livingstone, Elsevier,
2008
·
65. Coleman WB, Tsongalis GJ. Molecular Pathology: The
Molecular Basis of Human Disease. Academic Press, San Diego-Oxford, 2009
·
66. Nadji M. Immunoperoxidase techniques: II. Application
to cutaneous neoplasms. Am J Dermatopathol, 8: 124-129, 1986
·
67. Leong AS, Wright J. The contribution of
immunohistochemical staining in tumour diagnosis. Histopathology, 11:
1295-1305, 1987
·
68. Shi ZR, Itzkowitz SH, Kim YS. A comparison of three
immunoperoxidase techniques for antigen detection in colorectal carcinoma
tissues. J Histochem Cytochem, 36: 317-322, 1988
·
69. Wrba F, Gullick WJ, Fertl H, et al.
Immunohistochemical detection of the c-erbB-2 proto-oncogene product in normal,
benign and malignant cartilage tissues. Histopathology, 15: 71-76, 1989
·
70. Bhatnagar J, Tewari H, Bhatnagar M, Austin GE.
Comparison of carcinoembryonic antigen in tissue and serum with grade and stage
of colon cancer. Anticancer Res, 19: 2181-2187, 1999
·
71. Lindblom A, Liljegren A. Tumor markers in
malignancies. Br Med J, 320: 424-427, 2000
·
72. Guerry M, Vabre L, Talbot M, et al. Prognostic value
of histological and biological markers in pharyngeal squamous cell carcinoma: a
case-control study. Br J Cancer, 77(11): 1932–1936, 1998
·
73. Furlong MA, Mentzel T, Fanburg-Smith JC. Pleomorphic
rhabdomyosarcoma in adults: a clinicopathologic study of 38 cases with emphasis
on morphologic variants and recent skeletal muscle-specific markers. Mod
Pathol, 4: 595-603, 2001
·
74. Bodey B. The significance of immunohistochemistry in
the diagnosis and therapy of neoplasms. Expert Opin Biol Ther, 2 : 371-393,
2002
·
75. Coindre JM. Immunohistochemistry in the diagnosis of
soft tissue tumours. Histopathology, 43: 1-16, 2003
·
76. Jaffer S, Bleiweiss IJ. Beyond hematoxylin and eosin
—the role of immunohistochemistry in surgical pathology. Cancer Invest, 22:
445-465, 2004
·
77. Travis WD, Brambilla E, Müller-Hermelink HK, Harris
CC. Pathology and Genetics of Tumours of the Lung, Pleura, Thymus, and Heart.
IARC Press, Lyon, 2004
·
78. Hakuma N, Betsuyaku T, Kinoshita I, et al. High
incidence of extracellular matrix metalloproteinase inducer expression in
non-small cell lung cancers. Association with clinicopathological parameters.
Oncology, 72: 197-204, 2007
·
79. Morgenstern DA, Rees H, Sebire NJ, et al.
Rhabdomyosarcoma subtyping by immunohistochemical assessment of myogenin:
Tissue array study and review of the literature. Pathol Oncol Res, 14: 233-238,
2008
·
80. Parra ER, Park JY, Saito DM, et al. Prognostic index
expression of cyclin-D1, cerbB-2 and VEGF: metastases vs corresponding primary
cancers and metastatic vs non-metastatic adenocarcinomas. Histol Histopathol,
23: 987-993, 2008
·
81. Andriole GL, Crawford ED, Grubb RL 3rd, et al. Mortality results from a randomized
prostate-cancer screening trial. N Engl J Med, 360: 1310-1319, 2009
·
82. Capelozzi VL.
Role of immunohistochemistry in the diagnosis of lung cancer, J Bras
Pneumol, 35: 375-382, 2009
·
83. Martins SJ, Takagaki TY, Silva AG, et al. Prognostic
relevance of TTF-1 and MMP-9 expression in advanced lung adenocarcinoma. Lung
Cancer, 64: 105-109 2009
·
84. Schröder FH, Hugosson J, Roobol MJ, et al. Screening and prostate-cancer mortality in a
randomized European study. N Engl J Med, 360: 1320-1328, 2009
·
85. Sharma S. Tumor markers in clinical practice: General
principles and guidelines. Indian J Med Paediatr Oncol, 30: 1-8, 2009
·
86. Leite KRM, Srougi M, Sanudo A, et al. The use of
immunohistochemistry for diagnosis of prostate cancer. Int Braz J Urol, 36:
583-590, 2010
·
87. Gulmann C, Paner GP, Parakh RS, et al.
Immunohistochemical profile to distinguish urothelial from squamous
differentiation in carcinomas of urothelial tract. Human Pathol, 44: 164-172, 2013
·
88. Hoeller S, Zhou Y, Kanagal-Shamanna R, et al.
Composite mantle cell lymphoma and chronic lymphocytic leukemia/small
lymphocytic lymphoma: a clinicopathologic and molecular study. Hum Pathol, 44:
110-121, 2013
·
89. Ohsie SJ, Sarantopoulos GP, Cochran AJ, Binder SW.
Immunohistochemical characteristics of melanoma. J Cutan Pathol, 35: 433–444,
2008
·
90. Voss JS, Holtegaard LM, Kerr SE, et al. Molecular
profiling of cholangiocarcinoma shows potential for targeted therapy treatment
decisions. Human Pathol, 44: 1216-1222, 2013
·
91. Hsi ED. A practical approach for evaluating new
antibodies in the clinical immunohistochemistry laboratory. Arch Pathol Lab
Med, 125: 289-294, 2001
·
92. Press MF, Pike MC, Chazin VR, et al. Her-2/neu
expression in nodenegative breast cancer: direct tissue quantitation by
computerized image analysis and association of overexpression with increased
risk of recurrent disease. Cancer Res, 53: 4960-4970, 1993
·
93. Biesterfeld S, Veuskens U, Schmitz FJ, et al.
Interobserver reproducibility of immunocytochemical estrogen- and progesterone
receptor status assessment in breast cancer. Anticancer Res 1996; 16:
2497-2500, 1996
·
94. Reed W, Hannisdal E, Boehler PJ, et al. The
prognostic value of p53 and c-erb B-2 immunostaining is overrated for patients
with lymph node negative breast carcinoma: a multivariate analysis of
prognostic factors in 613 patients with a follow-up of 14-30 years. Cancer 88:
804-813,2000
·
95. Lehr HA, Jacobs TW, Yaziji H, et al. Quantitative
evaluation of HER-2/neu status in breast cancer by fluorescence in situ
hybridization and by immunohistochemistry with image analysis. Am J Clin
Pathol, 115: 814-822, 2001
·
96. Diaz LK, Sneige N. Estrogen receptor analysis for
breast cancer: current issues and keys to increasing testing accuracy. Adv Anat
Pathol, 12: 10-19, 2005
·
97. Hicks DG, Tubbs RR. Assessment of the HER2 status in
breast cancer by fluorescence in situ hybridization: a technical review with
interpretive guidelines. Hum Pathol, 36: 250-261,2005
·
98. Yeh IT, Mies C. Application of immunohistochemistry
to breast lesions, Arch Pathol Lab Med, 132: 349-358, 2008
·
99. Currie MJ, Beardsley BE, Harris GC, et al. Immunohistochemical analysis of cancer stem
cell markers in invasive breast carcinoma and associated ductal carcinoma in
situ: relationships with markers of tumor hypoxia and microvascularity. Human
Pathol, 44: 402-411, 2013
·
100. Gordower L, Decaestecker C, Kacem Y, et al.
Galectin-3 and galectin-3-binding site expression in human adult astrocytic
tumours and related angiogenesis. Neuropathol Appl Neurobiol, 25: 319-330, 1999
·
101. Wang WS, Lin JK, Chiou TJ, et al. Preoperative
carcinoembryonic antigen level as an independent prognostic factor in
colorectal cancer: Taiwan experience. Jpn J Clin Oncol, 30: 12-16, 2000
·
102. Jordan RCK, Daniels TE, Greenspan JS, Regezi JA.
Advanced diagnostic methods in oral and maxillofacial pathology. Part II:
Immunohistochemical and immunofluorescent methods. Oral Surg Oral Med Oral
Pathol Oral Radiol Endod, 93: 56-74, 2002
·
103. Nogami T, Kuyama K, Nagura H, Yamamoto N. A
histochemical and immunohistochemical study of malignant transformation of oral
leukoplakia. The 11th Biennial Meeting of the IAOP (Abstract 54). J Oral Pathol
Med, 31: 304, 2002
·
104. Reibel J. Prognosis of oral pre-malignant lesions:
significance of clinical, histopathological, and molecular biological
characteristics. Crit Rev Oral Biol Med, 14: 47-62, 2003
·
105. Scully C, Sudbo J, Speight PM. Progress in
determining the malignant potential of oral lesions. J Oral Pathol Med, 32:
251-256, 2003
·
106. Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi), TC
Yeditepe Üniversitesi Yayınları No.37, Mor Ajans, İstanbul, 2007
·
107. Gale N, Zidar N. Benign and Potentially Malignant
Lesions of the Squamous Epithelium and Squamous Cell Carcinoma. “ Pathology of
the Head and Neck, Eds.A. Cardesa, P. Slootweg, Springer Verlag,
Berlin-Heidelberg, pp1-29, 2006
·
108. Scapoli L, Palmieri A, Lo Muzio L, et al. MicroRNA
expression profiling of oral carcinoma identifies new markers of tumor
progression. Int J Immunopathol Pharmacol, 23: 1229-1234,2010
·
109. Feller LL, Khammissa RR, Kramer BB, Lemmer JJ. Oral
squamous cell carcinoma in relation to field precancerisation: pathobiology.
Cancer Cell Int, 13: 31-38, 2013
·
110. Kahn MA, Mincer HH, Dockter ME, Hermann-Petrin JM.
Comparing flow cytometric analysis and nucleolar organizer region enumeration
in archival oral premalignant lesions. J Oral Pathol Med, 22: 257-262,1993
·
111. Saito T, Yamashita T, Notani K, et al. Flow cytometric
analysis of nuclear DNA content in oral leukoplakia: relation to
clinicopathologic findings. Int J Oral Maxillofac Surg, 24: 44-47, 1995
·
112. Bloor BK, Seddon SV, Morgan PR Gene expression of
differentiation-specific keratins in oral epithelial dysplasia and squamous
cell carcinoma. Oral Oncol, 37: 251-261, 2001
·
113. Jiang WW, Fujii H, Shirai T, et al. Accumulative
increase of loss of heterozygosity from leukoplakia to foci of early
cancerization in leukoplakia of the oral cavity. Cancer, 92: 2349-2356, 2001
·
114. Jordan RCK, Daniels TE, Greenspan JS, Regezi JA.
Advanced diagnostic methods in oral and maxillofacial pathology. Part I:
Molecular methods. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod, 92:
650-669, 2001
·
115. Sudbö J, Bryne M, Johannessen AC, et al. Comparison
of histological grading and large-scale genomic status (DNA ploidy) as
prognostic tools in oral dysplasia. J Pathol, 194: 303-310,2001
·
116. Sudbö J, Ried T, Bryne M, et al. Abnormal DNA
content predicts the occurrence of carcinomas in non-dysplastic oral white
patches. Oral Oncol, 37: 558-565, 2001
·
117. Patel V, Leethanakul C, Gutkind JS. New approaches
to the understanding of the molecular basis of oral cancer. Crit Rev Oral Biol
Med, 12: 55-63, 2001
·
118. Schwartz JL, Muscat JE, Baker V, et al. Oral
cytology assessment by flow cytometry of DNA adducts, aneuploidy, proliferation
and apoptosis shows differences between smokers and non-smokers. Oral Oncol,
39: 842-854, 2003
·
119. Maraki D, Becker A, Boecking A. Cytologic and
DNA-cytometric very early diagnosis of oral cancer. J Oral Pathol Med, 33: 398-404, 2004
·
120. Lin SC, Chang MF, Chung MY, et al. Frequent
microsatellite alterations of chromosome locus 4q13.1 in oral squamous cell
carcinoma. J Oral Pathol Med, 34: 209-213, 2005
·
121. Wreesmann VB, Singh B. Chromosomal aberrations in
squamous cell carcinomas of the upper aerodigestive tract: biologic insights
and clinical opportunities. J Oral
Pathol Med, 34: 449-459, 2005
·
122. Chen R, Yang K, Zhao NB, et al. Abnormal expression
of PER1 circadian-clock gene in oral squamous cell carcinoma. Onco Targets
Ther, 5: 403-407, 2012
·
123. Jawert F, Hasséus B, Kjeller G, et al. Loss of
5-hydroxymethylcytosine and TET2 in oral squamous cell carcinoma. Anticancer
Res, 33: 4325-4328, 2013
·
124. Greenblatt MS, Bennett WP, Hollstein M, Harris CC.
Mutations in the p53 tumor suppressor gene: clues to cancer etiology and
molecular pathogenesis. Cancer Res, 54: 4855-4878, 1994
·
125. Slootweg PJ, Koole R, Hordijk GJ. The presence of
p53 protein in relation to Ki-67 as cellular proliferation marker in head and
neck squamous cell carcinoma and adjacent dysplastic mucosa. Eur J Cancer B
Oral Oncol, 30(B): 138-141, 1994
·
126. Piffko J, Bankfalvi A, Öfner D, et al. Expression of
p53 protein in oral squamous cell carcinomas and adjacent non-tumorous mucosa
of the floor of the mouth: an archival immunohisto-chemical study using wet
autoclave pretreatment for antigen retrieval. J Oral Pathol Med, 24:
337-342,1995
·
127. Regezi JA, Zarbo RJ, Regev E, et al. p53 protein
expression in sequential biopsies of oral dysplasias and in situ carcinomas. J
Oral Pathol Med, 24: 18–22, 1995
·
128. Dowell SP, Ogden GR. The use of antigen retrieval
for immunohistochemical detection of p53 over-expression in malignant and
benign oral mucosa: a cautionary note. J Oral Pathol Med, 25: 60-64, 1996
·
129. Kushner J, Bradley G, Jordan RC. Patterns of p53 and
Ki-67 protein expression in epithelial dysplasia from the floor of the mouth. J
Pathol, 183: 418-423, 1997
·
130. Cruz IB, Snijders PJ, Meijer CJ, et al. p53
expression above the basal cell layer in oral mucosa is an early event of
malignant transformation and has predictive value for developing oral squamous
cell carcinoma. J Pathol, 184: 360-368, 1998
·
131. Kaplan I, Vered M, Moskona D, et al. An
immunohistochemical study of p53 and PCNA in inflammatory papillary hyperplasia
of the palate: a dilemma of interpretation. Oral Dis, 4: 194-199, 1998
·
132. Warnakulasuriya KAAS, Tavassoli M, Johnson NW.
Relationship of p53 overexpression to other cell cycle regulatory proteins in
oral squamous cell carcinoma. J Oral Pathol Med, 27: 376-381, 1998
·
133. Qin GZ, Park JY, Chen SY, Lazarus P (1999) A high
prevalence of p53 mutations in pre-malignant oral erythroplakia. Int J Cancer,
80: 345-348, 1999
·
134. Cruz IB, Meijer CJ, Snijders PJ, et al. p53
immunoexpression in non-malignant oral mucosa adjacent to oral squamous cell
carcinoma: potential consequences for clinical management. J Pathol, 191:
132-137, 2000
·
135. Nylander K, Dabelsteen E, Hall PA. The p53 molecule
and its prognostic role in squamous cell carcinomas of the head and neck. J
Oral Pathol Med, 29: 413-425, 2000
·
136. Shahnavaz SA, Regezi JA, Bradley G, et al. p53 gene
mutations in sequential oral epithelial dysplasias and squamous cell
carcinomas. J Pathol,190: 417-422, 2000
·
137. Piattelli A, Rubini C, Fioroni M, et al. Prevalence
of p53, bcl-2, and Ki-67 immunoreactivity and of apoptosis in normal oral
epithelium and in premalignant and malignant lesions of the oral cavity. J Oral
Maxillofac Surg, 60: 532-540, 2002
·
138. Kurokawa H, Zhang M, Matsumoto S, et al. The
relationship of the histologic grade at the deep invasive front and expression
of Ki-67 antigen and p53 protein in oral squamous cell carcinoma. J Oral Pathol
Med, 34: 602-607, 2005
·
139. Fan G-K, Chen J, Ping F, Geng Y. Immunohistochemical
analysis of P57(kip2), p53 and hsp60 expressions in premalignant and malignant
oral tissues. Oral Oncol, 42: 147-153, 2006
·
140. Lujambio A, Akkari L, Simon J, et al.
Non-cell-autonomous tumor suppression by p53.
Cell, 153: 449-460, 2013
·
141. Shiogama S, Yoshiba S, Soga D, et al. Aberrant
Expression of EZH2 Is Associated with Pathological Findings and P53 Alteration.
Anticancer Res, 33: 4309-4317, 2013
·
142. Chen YK, Hsue SS, Lin LM. Expression of p63 protein
and mRNA in oral epithelial dysplasia. J Oral Pathol Med, 34: 232-239, 2005
·
143. Mandel U, Langkilde NC, Orntoft TF, et al.
Expression of histo-blood-group-A/B-gene-defined glycosyltransferases in normal
and malignant epithelia: correlation with A/B-carbohydrate expression. Int J
Cancer, 52: 7-12, 1992
·
144. Carey TE, Nair TS, Chern C, et al. Blood group
antigens and integrins as biomarkers in head and neck cancer: is aberrant
tyrosine phosphorylation the cause of altered alpha 6 beta 4 integrin
expression? J Cell Biochem Suppl,17(F): 223-232, 1993
·
145. Dabelsteen E. ABO blood group antigens in oral
mucosa. What is new? J Oral Pathol Med, 31: 65-70, 2002
·
146. Bosch FX, Ouhayoun JP, Bader BL, et al. Extensive changes in cytokeratin expression
patterns in pathologically affected human gingiva. Virchows Arch B Cell Pathol
Mol Pathol, 58: 59-77, 1989
·
147. Heyden A, Huitfeldt HS, Koppang HS, et al.
Cytokeratins as epithelial differentiation markers in premalignant and
malignant oral lesions. J Oral Pathol Med, 21: 7-11, 1992
·
148. Su L, Morgan PR, Lane EB. Keratin 14 and 19
expression in normal, dysplastic and malignant oral epithelia. A study using in
situ hybridization and immunohisto-chemistry. J Oral Pathol Med, 25: 293-301,
1996
·
149. Chu PG, Weiss LM. Keratin expression in human
tissues and neoplasms. Histopathology, 40: 403-439, 2002
·
150. Moll R, Divo M, Langbein L. The human keratins:
biology and pathology. Histochem. Cell Biol, 129: 705-733, 2008
·
151. Warnakulasuriya KA, Johnson NW. Importance of
proliferation markers in oral pathology. Curr Top Pathol, 90: 147–177, 1996
·
152. Wong YK, Lin SC, Chang CS, et al. Cyclin D1 genotype
in areca-associated oral squamous cell carcinoma. J Oral Pathol Med, 32: 265-270,
2003
·
153. Schoelch ML, Regezi JA, Dekker NP, et al. Cell cycle
proteins and the development of oral squamous cell carcinoma. Oral Oncol, 35:
333-342, 1999
·
154. Schoelch ML, Le QT, Silverman S Jr, et al.
Apoptosis-associated proteins and the development of oral squamous cell
carcinoma. Oral Oncol, 35: 77-85, 1999
·
155. Steinhusen U. Weiske J, Badock V, et al. Cleavage
and shedding of E-cadherin after induction of apoptosis. J Biol Chem, 276: 4972-4980, 2001
·
156. Shintani S, Mihara M, Nakahara Y, et al. Expression
of cell cycle control proteins in normal epithelium, premalignant and malignant
lesions of oral cavity. Oral Oncol, 38: 235-243, 2002
·
157. Lo Muzio L, Pannone G, Leonardi R, et al. Survivin,
a potential early predictor of tumor progression in the oral mucosa. J Dent
Res, 82: 923-928, 2003
·
158. Loro LL, Vintermyr OK, Johannessen AC. Cell death
regulation in oral squamous cell carcinoma: methodological considerations and
clinical significance. J Oral Pathol Med, 32: 125-138, 2003
·
159. Loro LL, Vintermyr OK, Johannessen AC. Apoptosis in
normal and diseased oral tissues. Oral Dis, 11: 274-287, 2005
·
160. Martinez A, Brethauer U, Rojas IG, et al. Expression
of apoptotic and cell proliferation regulatory proteins in actinic cheilitis. J
Oral Pathol Med, 34: 257-262, 2005
·
161. Shimane T, Kobayashi H, Takeoka M, et al. Clinical
significance of apoptosis-associated speck-like protein containing a caspase
recruitment domain in oral squamous cell carcinoma. Oral Surg Oral Med Oral
Pathol Oral Radiol, 115: 799-809, 2013
·
162. Srinivasan M, Jewell SD. Evaluation of TGF-alpha and
EGFR expression in oral leukoplakia and oral submucous fibrosis by quantitative
immunohistochemistry. Oncology, 61: 284-292, 2001
·
163. Sato S, Miyauchi M, Ogawa I, et al. Inhibition of
CD44v9 upregulates the invasion ability of oral squamous cell carcinoma cells.
Oral Oncol, 39: 27-30, 2003
·
164. Bryne M, Reibel J, Mandel U, Dabelsteen E.
Expression of mucin type carbohydrates may supplement histologic diagnosis in
oral premalignant lesions. J Oral Pathol Med, 20: 120-125, 1991
·
165. Nitta T, Sugihara K, Tsuyama S, Murata F.
Immunohistochemical study of MUC1 mucin in premalignant oral lesions and oral
squamous cell carcinoma: association with disease progression, mode of
invasion, and lymph node metastasis. Cancer, 88: 245-254, 2000
·
166. Yuvaraj S, Griffin AC, Sundaram K, et al. A novel
function of CXCL13 to stimulate RANK ligand expression in oral squamous cell
carcinoma cells. Mol Cancer Res, 7: 1399-1407, 2009
·
167. Kimura S, Naganuma S, Susuki D, et al. Expression of
microRNAs in squamous cell carcinoma of human head and neck and the esophagus:
miR-205 and miR-21 are specific markers for HNSCC and ESCC. Oncol Rep, 23:
1625-1633, 2010
·
168. Kobayashi H, Sagara J, Masumoto J, et al. Shifts in
cellular localization of moesin in normal oral epithelium, oral epithelial
dysplasia, verrucous carcinoma and oral squamous cell carcinoma. J Oral Pathol
Med, 32: 344-349, 2003
·
169. Pazouki S, Chisholm DM, Adi MM, et al. The
association between tumour progression and vascularity in the oral mucosa. J
Pathol, 183: 39-43, 1997
·
170. Makino T, Kuyama K, Yamamoto H, Nagura H. A study of
lymphatic density and lymphangiogenesis in oral squamous cell carcinoma. The
11th Biennial Meeting of the IAOP (Abstract 45). J Oral Pathol Med, 31: 302,
2002
·
171. Sedivy R, Beck-Mannagetta J, Haverkampf C, et al.
Expression of vascular endothelial growth factor-C correlates with the
lymphatic microvessel density and the nodal status in orak squamous cell
cancer. J Oral Pathol Med, 32: 455-460, 2003
·
172. Iamaroon A, Pongsiriwet S, Jittidecharaks S, et al.
Increase of mast cells and tumor angiogenesis in oral squamous cell carcinoma.
J Oral Pathol Med, 32: 195-199, 2003
·
173. Petrovic N, Bhagwat SV, Ratzan WJ, et al. CD13/APN
transcription is induced by RAS/MAPK-mediated phosphorylation of Ets-2 in
activated endothelial cells. J Biol Chem, 278: 49358-49368, 2003
·
174. Bhagwat SV, Petrovic N, Okamoto Y, Shapiro LH. The
angiogenic regulator CD13/APN is a transcriptional target of Ras signaling
pathways in endothelial morphogenesis. Blood, 101: 1818-1826, 2003
·
175. Nikitakis NG, Rivera H, Lopes MA, et al.
Immunohistochemical expression of angiogenesis-related markers in oral squamous
cell carcinomas with multiple metastatic lymph nodes, Am J Clin Pathol, 119:
574-586, 2003
·
176. Watanabe S, Kato M, Kotani I, et al. Lymphatic
vessel density and Vascular Endothelial Growth Factor expression in squamous
cell carcinomas of lip and oral cavity: A clinicopathological analysis with
immunohistochemistry using antibodies to D2-40, VEGF-C and VEGF-D.Yonago Acta
Med, 56: 29-37, 2013
·
177. Rojas IG, Martinez A, Pineda A, Spencer ML, Jiménez
M, Rudolph MI. Increased mast cell density and protease content in actinic
cheilitis. J Oral Pathol Med, 33: 567-573, 2004
·
178. Shieh YS, lee HS, Shiah SG, et al. Role of
angiogenic and non-angiogenic mechanisms in oral squamous cell carcinoma:
correlation with histologic differentiation and tumor progression. J Oral
Pathol Med, 33: 601-606, 2004
·
179. Xuan M, Fang YR, Wato M, et al. Immunohistochemical
co-localization of lymphatics and blood vessels in oral squamous cell
carcinoma. J Oral Pathol Med, 34: 334-339, 2005
·
180. Rojas IG, Spencer ML, Martinez A, et al.
Characterization of mast cell subpopulations in lip cancer. J Oral Pathol Med,
34: 268-273, 2005
·
181. Johnstone S, Logan RM. The role of vascular
endothelial growth factor (VEGF) in oral dysplasia and oral squamous cell
carcinoma. Oral Oncol, 42: 337-342, 2006
·
182. Salehinejad J, Zare-Mahmoodabadi R, Saghafi S, et
al. Immunohistochemical detection of p53 and PCNA in ameloblastoma and
adenomatoid odontogenic tumor. J Oral Sci, 53: 213-217, 2011
·
183. Takata T, Zhao M, Uchida T, et al.
Immunohistochemical detection and distribution of Enamelysin (MMP-20) in human
odontogenic tumors. J Dental Res, 79: 1608-1613, 2000
·
184. Abiko Y, Murata M, Ito Y, et al. Immunohistochemical
localization of amelogenin in human odontogenic tumors, using a polyclonal
antibody against bovine amelogenin. Med Electron Misrosc, 34: 185-189, 2001
·
185. Leon JE, Mata GM, Fregnani ER, et al.
Clinicopathological and immunohisto-chemical study of 39 cases of Adenomatoid
Odontogenic Tumour: a multicentric study. Oral Oncol, 41: 835-842, 2005
·
186. Chen WL, Ouyang KX, Li HG, et al. Expression
inducible nitric oxide synthetase and vascular endothelial growth factor in
ameloblastoma. J Craniofac Surg, 20: 171-175, 2009
·
187. Alaeddini M, Salah S, Dehghan F, et al. Comparision
of angiogenesis in keratocyst odontogenic tumors, dentigerous cysts and
amelobelastomas. Oral Dis, 15: 422-427, 2009
·
188. Ali MA. Expressions of extracellular matrix
metalloproteinase inducer in adontogenic cysts. Oral Surg Oral Med Oral Path. L
Oral Radiol Endod, 106: 258-283, 2008
·
189. Tete S, Mastrangelo F, Grimaldi S.
Immunohistochemical evaluation of CD31 in human cystic radicular lesions and in
keratocyst. Int J Immunopathol Pharmacol, 18: 39-45, 2005
·
190. Seifi S, Shafaie S, Ghadiri S. Microvessel density
in follicular cysts, keratocystic odontogenic tumours and ameloblastomas. Asian
Pacific J Cancer Prev, 12: 351-356, 2011
·
191. Ayoub MS, Baghdadi HM, El-Kholy M.
Immunohistochemical detection of laminin-1 and Ki-67 in radicular cysts and
keratocystic odontogenic tumors. BMC Clin Pathol, 11: 4 -9, 2011
· 192. Barnes L, Eveson JW, Reichart P, Sidransky D. Pathology and Genetics of Head and Neck Tumors. IARC Press, Lyon, 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder